ÖZET
İlerleyici özelliği ve bilişsel fonksiyonların kaybı ile karakterize olan Alzheimer hastalığı (AH), demans türleri arasında sık karşılaşılanıdır. Hastalığının günümüzde küratif bir tedavisinin yoktur. Son yıllarda ilaç tedavisinin yanında transkraniyal manyetik stimülasyon (TMS) tekniklerinin, uzmanlar tarafından faydalı sonuçlar oluşturacağı düşünülerek araştırılmaktadır. Tekrarlı TMS (rTMS) kortikal uyarılabilirliği modüle edebilir ve uzun süreli nöroplastik değişiklikleri önleyebilir. Bu çalışmanın amacı, AH hastalarında TMS/rTMS kullanan çalışmaların güncellenmiş ve kapsamlı bir sistematik derlemesini oluşturmaktadır. Çalışmamız PRISMA kılavuzuna göre hazırlanmış bir sistematik derleme olarak tasarlanmıştır. Araştırmamızda 2002-2017 tarihleri arasında literatüre girmiş İngilizce ve Türkçe AH-TMS araştırmaları taranmıştır. Farklı yoğunluklarda, sürelerde ve farklı bölgelere yapılan rTMS uygulamalarının AH’de etkinliğini değerlendiren randomize ve non-randomize kontrollü klinik çalışmalar gözden geçirilmiştir. Taramadan kullandığımız veri tabanları Pubmed®, Medline®, Webofscience®, EMBASE®, Türkiye Atıf Dizini®’dir. Taramamızda anahtar kelime olarak “TMS, rTMS, AH” kullanılmıştır. Hayvanlar ve deney modellerinde yapılan çalışmalar taramamız kapsamında dışlanmıştır. Belirlenen protokole uygunluğu bulunan 116 makale belirlenmiş ve 14’ü çalışmamıza dahil edilmiştir. Bu derlemede sunulan çalışmalar, AH’den etkilenen bilişsel alanlardan bazılarına fayda sağlayan, demansı iyileştiren ve işlevsellikte daha iyi performansa neden olan etkileri gözlemleyerek AD hastalarında rTMS’nin terapötik potansiyelini göstermektedir. rTMS’nin spesifik faydaları, günlük aktivitelerinde hastalar için, özellikle de bakıcı ve hastalıkla ilişkili davranışla iletişim kurma yetenekleri, böylece yaşam kalitelerini iyileştirme ve hatta erken koşullar için tıbbi hizmetlerin kullanımını sınırlandırma ve kurumsallaşma. Beyin stimülasyonunu nöroplastisiteyi artırmak için bir araç olarak kullanma olasılığı, sadece beyin plastisite mekanizmaları hakkındaki anlayışımızı geliştirmek için değil, aynı zamanda yeni nörorehabilitasyon stratejileri tasarlamak için de umut vericidir.